22 Aralık 2017 Cuma

İSTANBUL BEYOĞLU’NA BAĞLI KASIMPAŞA SEMTİNDE Kİ CAMİİ-KEBİR

Muhammed Metin MAMATİ

Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümü, Türkçe Öğretmenliği 2.Sınıf Lisans Öğrencisi

GİRİŞ
MS. II. yüzyılda yaşayan, Yunan coğrafyacı Byzantionlu Dionysius’un açıklamasına göre MS II. yüzyılda "Khoiragia" adıyla anılan bugünkü “Kasımpaşa” bölgesi lodos rüzgârlarına açık, ağaçlarla kaplı bir alandır. İtalyan rahip ve gezgin Buendelmonti’nin 1422 tarihli gravüründe ise Kasımpaşa, Piyale Paşa Vadisi ile Dolapdere Vadisi boyunca gelişen iki derenin birleşmesiyle oluşan bir su yoluyla kendini belli etmektedir. O dönemlere ait elde bulunan kaynaklarda herhangi bir iskan izi görülmemektedir.[1]
Fatih’in şehri fethiyle birlikte Kasımpaşa bölgesi iskâna açılır. Evliya Çelebi, Fatih Sultan Mehmed’in bölgenin gelişmiş bir seviyeye gelmesi için çaba gösterdiğini, tersane, bir divanhane ve bir cami yaptırdığını söyler. Kasımpaşa bölgesinin yoğun bir şekilde iskân edilmesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde gerçekleşir. Devrin vezirlerinden Kasım Paşa, Piyale Paşa, Ferhad Paşa ve Ayas Paşa bu bölgede nice evler, hayır eserleri yaparak semti geliştirirler. Günümüzde Büyük Camii(Cami-i Kebir) adıyla anılan bu ibadethane de bu dönemde yapılır.[2]
Semtin adını aldığı Kasım Paşa, sultan II. Bayezıd’ın kölelerinden birinin oğlu olup, sarayda yetişip, rikab ağalıkları görevlerinde bulunduktan sonra 1516 tarihinde Hama mutasarrıflığı ile saray dışı görevlerine başlar. Sırasıyla Adana, ardından Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği görevlerinde bulunur. 1523’de Mısır Valisi atanır, kısa süre sonra azledilir. 1524’de ikinci kere Mısır valisi, daha sonra Budin [Budapeşte] valisi olur. 1530-1531 tarihinde Mora Sancağından emekli olup, 1532-1533 tarihinde İstanbul’da vefat ederek, vasiyeti üzerine Gelibolu’ya defnedilir.[3]
           BÜYÜK CAMİİ VE ÇEVRESİ
Caminin bir yanı Bahriye Caddesine bakar. Ana girişi eski Muvakkithane Caddesi’ndedir. Caminin ana girişi eski Kasımpaşa Muvakkithane Caddesi’ndedir. Doğusundaki Potinciler Sokağı ile batısındaki Kasımpaşa Camisi sokağından da birer tali girişi bulunmaktadır.[4]
           Kanuni’nin vezirlerinden Anadolu ve Rumeli Beylerbeyi Güzelce Kasımpaşa’nın, semtin imar faaliyetleri sırasında Mimar Sinan’a yaptırılmış. Mimar M. Sinan Genim, “Güzelce Kasımpaşa Camii Kebir” başlıklı makalesinde bu dönemde “caminin kıble duvarının eskiden büyük kayıkların Piyale Paşa’ya ulaşması için genişletilen kanala” baktığını yazar. “Şimdilerde Bahriye Caddesi adıyla anılan genişçe yol, XIX. Yüzyıl sonlarına kadar zaman içinde gittikçe dolan bir dere yatağıdır.” Hicri 940 bugünkü takvimle 1533-1534 yılında tamamlanan caminin “avlusu çınar ve dut ağaçlarıyla süslüdür. İmaret olarak yapılan bir bölümü hastane olarak kullanılmaktadır. Avlusunda bir de mahkeme vardır.”[5]
         Başlangıçta tek minareli olan cami şimdi iki minarelidir. Mimar Genim, bunu “padişah yapısı” olmasına bağlar. İç mekan da Genim’ e göre dönemindekilerden farklıdır.[6] 
Güzelce Kasım Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı ve büyük oranda ahşap olan yapı, 1721 yılında yanmıştır.[7] Caminin mütevellisi Hekimoğlu Ali Paşa’nın kardeşi Feyzullah Bey yanan yapının kısa sürede onarılmasını sağlar. XIX. yüzyılda tekrar yanan yapı, bu kez Sultan Abdülaziz tarafından devrin mimari anlayışına uygun olarak kubbeli ve çifte minareli olarak yeniden yaptırılır. Ancak cami bugünkü haline esas olarak Sultan II. Abdülhamid [1876-1909] döneminde 1891 tarihinde yapılan onarımla kavuşur.[8]
Bu konuyla ilgili incelediğimiz 3 belgede konuyla ilgili detaylara hakim olmaktayız.[9] 1867 tarihli belgede Kasımpaşa’da yanan cami-i kebirin tamir masraflardan bahsedilmektedir. Buradan da anlıyoruz ki büyük camide yaşanan bu yangın Sultan Abdülaziz döneminde yaşanan yangındır. Yanan caminin yeniden inşası için Kasımpaşa semtinin sorumluluğu Kaptanpaşa’ da olduğundan ona talimat verilmiştir. Camiye yapılacak masraf için belirtilen rakamın yüksekliği nasıl bir inşaat olduğunu göstermektedir. Belgede 4 yük 15 bin kuruştan bahsedilmektedir. 1 yük 100 bin kuruştur. Bu durumda 415 bin kuruş keşif bedeli olduğu dikkate alındığında caminin enkazının tamamen kaldırılarak yeniden temelleriyle birlikte inşa edildiğini değerlendirebiliriz.[10]
Cami-i Kebir’le ilgili 17 Nisan 1890 tarihli Sultan Abdülhamid dönemine ait yazışmadan caminin yeniden onarıldığını öğrenmekteyiz. Zira caminin açılışı için Mevlid-i şerif okunmuş ve kutlama düzenlenmiştir. Bu da göstermektedir ki caminin Sultan Abdülaziz zamanında yeniden inşasının üzerinden 27 sene gibi kısa bir süre geçmiş olmasına karşın cami onarım ister bir hal almış ve Sultan Abdülhamid’in katkısıyla onarılmıştır.[11]
13 Kasım 1890 tarihinde muhtar ve halkın mühürleriyle verilen dilekçe ise çok daha ilginçtir. 17 Nisan 1890 tarihinde caminin onarılarak açılmasından aylar geçmişken caminin onarıma ihtiyacı olduğu belirtilmiştir. Dilekçenin altındaki mühürlerin sayısına bakınca da gerçekten durumun vahameti anlaşılmaktadır. Bu yapılan işçilik kalitesinin yetersiz olduğuna işaret etmektedir. Yoksa padişahlar onarım için gerekli keşif tahsisatını vermiş, herhangi bir kısıtlamaya gitmemişlerdir.[12]
         Verilen dilekçede önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerde Cami-i Kebir olarak bilinen caminin Kasım Paşa tarafından yapıldığı teyit edilmiş, caminin vakıf gelirleri olduğu,  caminin sabah namazından gece saat üçe kadar açık olduğu belirtilmiştir. Burada dikkat çeken ifade ise yaklaşık 6 ay önce yapılan onarımdan bahsetmeyerek birkaç defa müracaat etmemize rağmen onarım için bir netice alamadık denilmiş olması ve gün geçtikçe caminin hasar oranının arttığının belirtilmiş olmasıdır.[13]
            Bir başka bilgi de caminin ana yola bakan tarafında haziresi olduğudur. Fakat yol yapımında burası yok edilmiştir. Şimdi caminin arka bahçesinde duvara yaslanmış birkaç mezar taşından başka bir şey kalmamıştır.[14]
SONUÇ
Makalenin sonunda Kasımpaşa semtini süsleyen Camii-Kebir(Büyük Cami)’in önemli bir tarihi, kültürel ve mimari zenginlik olduğunu bilimsel kanıtlarla anlayabiliyoruz. Ülkemizde, Camii-Kebir(Büyük Cami) gibi daha nice tarihi yapılar ve eserler mevcut. Bu çerçevede hiç bilinmeyen yapıtları araştırıp ortaya çıkarmak, koruma altına almak ve dünya mirasına kazandırmamız gereklidir.  Ayrıca bu eserler manevi ruh ve kültürel değer bakımından çok büyük bir önem arz etmektedir. Yeni nesil olarak bizlerin görevi ise bu önemin bilincinde olup, bu topraklarda yaşamamızı sağlayan, kültürel mirasımızın mimarları olan insanlara, gereken değeri, ilgiyi göstermek ve elimizden geldiğince bu eserleri tanıtmaktır.
Bu sebeple Güzelce Kasım Paşa’nın XVI. yüzyıldan günümüze ulaşan adını, Sultan Abdülaziz’in katkısıyla yaşatmaya devam etmek bir millet için övünülmesi gereken bir nedendir.
KAYNAKÇA            
ÖZYALÇINER, Adnan-SEZER, Sennur, Öyküleriyle İstanbul Anıtları – I, İstanbul: Evrensel Basım Yayın, 2010. s. 124-125.
          http://www.sinangenim.com/tr/articles.asp?ID=7&Y=2008&AID=66&do=detail (Genim, Sinan (2008). Güzelce  Kasım Paşa Camii Camii-i Kebir.)  Erişim Tarihi: 05.12.2017
         https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ (Tosun, Murat Dursun (2016). Kasımpaşa Büyük Cami Hakkında Tarihi Yazışmalar) Erişim Tarihi: 05.12.2017
EKLER
            FOTOĞRAFLAR

https://www.kisa.link/6LZF
Erişim Tarihi: 14.12.2017

https://www.kisa.link/6LZL
Erişim Tarihi: 14.12.2017


https://www.kisa.link/6LZQ
Erişim Tarihi: 14.12.2017

           VİDEOLAR



[1] http://www.sinangenim.com/tr/articles.asp?ID=7&Y=2008&AID=66&do=detail Erişim Tarihi: 05.12.2017
[2] http://www.sinangenim.com/tr/articles.asp?ID=7&Y=2008&AID=66&do=detail Erişim Tarihi: 05.12.2017
[3] http://www.sinangenim.com/tr/articles.asp?ID=7&Y=2008&AID=66&do=detail Erişim Tarihi: 05.12.2017
[4] Adnan Özyalçıner-Sennur Sezer, Öyküleriyle İstanbul Anıtları - I, İstanbul: Evrensel Basım Yayın, 2010, s.124.
[5] Adnan Özyalçıner-Sennur Sezer, Öyküleriyle İstanbul Anıtları - I, İstanbul: Evrensel Basım Yayın, 2010, s.124.
[6] Adnan Özyalçıner-Sennur Sezer, Öyküleriyle İstanbul Anıtları - I, İstanbul: Evrensel Basım Yayın, 2010, s.125.
[7] https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ Erişim Tarihi: 05.12.2017
[8] https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ Erişim Tarihi: 05.12.2017
[9] http://prntscr.com/hkfkgv Erişim Tarihi: 05.12.2017
     http://prntscr.com/hkfl1a Erişim Tarihi: 05.12.2017
     http://prntscr.com/hkfla1 Erişim Tarihi: 05.12.2017
[10] https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ Erişim Tarihi: 05.12.2017
[11] https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ Erişim Tarihi: 05.12.2017
[12] https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ Erişim Tarihi: 05.12.2017
[13] https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ Erişim Tarihi: 05.12.2017
[14] https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/04/15/kasimpasa-buyuk-cami-hakkinda-tarihi-yazismalar/ Erişim Tarihi: 05.12.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder